5651
sayılı “İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar
Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanun”
5651 sayılı “İnternet Ortamında Yapılan Yayınların
Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında
Kanun” adından da anlaşılacağı üzere internet ortamındaki yayınları ve
internetteki oyuncuları ve bunların yükümlülüklerini düzenlemektedir. Kanun yeni
bir suç oluşturmamakta, sadece daha önceden bazı kanunlarla tanımlanmış olan
suçları oluşturma ihtimali olan yayınların varlığı halinde olağan ceza soruşturma
ve kovuşturma usulleri dışında, daha hızlı ve bazı özel durumlarda idari
kurumlarca içeriğe erişimin engellenmesine ilişkin düzenlemeler getirmektedir. Yasanın
en çok eleştirilen yönü de zaten bu erişimin engellenmesin kararlarının yargı
organları dışında verilmesine olanak tanıması olmuştur.
Yasa üç ana bölümden oluşmaktadır. İlk bölümde
internet ortamında yayınları hazırlayan, bu yayınlara erişimi sağlayan ve bu
yayınları barındıran temel oyuncular tanımlanmıştır. İkinci bölümde “katalog
suçlar” olarak tanımlanan ve erişimin engellenmesine olanak tanıyan suçlar ve
erişimin engellenmesi tanımlanmıştır. Üçüncü bölümde ise idari yapı ve görevler
ve yürürlük, yönetmelikler gibi yasanın yürürlüğüne ilişkin düzenlemeler yer
almaktadır.
Bu bölümleri detaylı olarak incelediğimizde:
1.
Bölüm
tanımlar
Burada 2. Maddede
MADDE 2- (1) Bu Kanunun uygulamasında;
a) Bakanlık: Ulaştırma Bakanlığını,
b) Başkanlık: Kurum bünyesinde bulunan Telekomünikasyon İletişim
Başkanlığını,
c) Başkan: Telekomünikasyon İletişim Başkanını,
ç) Bilgi: Verilerin anlam kazanmış biçimini,
d) Erişim: Bir internet ortamına bağlanarak kullanım olanağı
kazanılmasını,
e) Erişim sağlayıcı: Kullanıcılarına internet ortamına erişim
olanağı sağlayan her türlü gerçek veya tüzel kişileri,
f) İçerik sağlayıcı: İnternet ortamı üzerinden kullanıcılara
sunulan her türlü bilgi veya veriyi üreten, değiştiren ve sağlayan
gerçek veya tüzel kişileri,
g) İnternet ortamı: Haberleşme ile kişisel veya kurumsal bilgisayar
sistemleri dışında kalan ve kamuya açık olan internet üzerinde oluşturulan
ortamı,
ğ) İnternet ortamında yapılan yayın: İnternet ortamında yer
alan ve içeriğine belirsiz sayıda kişilerin ulaşabileceği verileri,
h) İzleme: İnternet ortamındaki verilere etki etmeksizin bilgi
ve verilerin takip edilmesini,
ı) Kurum: Telekomünikasyon Kurumunu,
i) Toplu kullanım sağlayıcı: Kişilere belli bir yerde ve belli
bir süre internet ortamı kullanım olanağı sağlayanı,
j) Trafik bilgisi: İnternet ortamında gerçekleştirilen her türlü
erişime ilişkin olarak taraflar, zaman, süre, yararlanılan hizmetin
türü, aktarılan veri miktarı ve bağlantı noktaları gibi değerleri,
k) Veri: Bilgisayar tarafından üzerinde işlem yapılabilen her türlü değeri,
l) Yayın: İnternet ortamında yapılan yayını,
m) Yer sağlayıcı: Hizmet ve içerikleri barındıran sistemleri
sağlayan veya işleten gerçek veya tüzel kişileri,
ifade eder.”
Düzenlemesi yer almaktadır. Özellikle trafik bilgisinin
tanımlanırken …gibi değerleri ifadesinin kullanılmış olması ve daha sonra
çıkartılan “İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesine Dair Usul Ve
Esaslar Hakkında Yönetmelik” de de “gibi” ifadesinin yer almaya devam etmesi
eleştirilere neden olmuştur. Burada yasayı eleştirenlerin kaygısı, kurumlarca
içerik verisinin tutulmasına izin verilip verilmediği veya bunun zorunlu olup
olmadığının açık olmamasından kaynaklanabilecek sorunlardır.
Tanımlarda özellikle “internet ortamı” tanımı açısından özel
ağların tanım dışında olması ve yine “internet ortamında yapılan yayın”
açısından içeriğine belirsiz sayıda kişinin ulaşabileceği yayın olarak
tanımlanmış olmasına dikkat edilmelidir. Bu bağlamda özellikle akla gelen
sorulardan birisi internet ortamında olmasına rağmen içeriğine ulaşabilecek
kişilerin üyelik şifresi, belli bir gruba mensup olma gibi kriterlerle
girilebilen sitelerin de yasa kapsamında değerlendirilip
değerlendirilemeyeceğidir. Her ne kadar bu konuda yasa ve yönetmeliklerde açık
bir düzenleme veya henüz bir Yargıtay kararı yoksa da, gerek yasanın ruhu,
gerekse kanun koyucunun iradesi düşünüldüğünde bu tür sitelerde yer alan
içeriğin de yasa bağlamında internet ortamında yapılan yayın olarak
nitelendirilmesi gerektiğini düşünmekteyim. Örnek vermek gerekirse ücretli veya
ücretsiz olarak üye olunabilmesine bakılmaksızın sadece üyelerin girebileceği
internet siteleri de kanun kapsamındadır. Ancak, internet altyapısı üzerinden
erişilmesine rağmen örneğin bir şirketin şubeleri arasındaki dışarıdan kimsenin
giremeyeceği ağlar yasa kapsamı dışında olmalıdır.
Toplu kullanım sağlayıcı tanımına bakıldığında öğrencilerine
internete erişme imkanı sağlayan okulların, çalışanlarının internete
bağlanmasını sağlayan işyerlerinin, misafirlerine internet erişimi sağlayan
konaklama ve eğlence mekanlarının toplu kullanım sağlayıcı olduğu
görülmektedir. Yasada sadece toplu kullanım sağlayıcı tanımlanmış, kullanım
sağlamanın işletmenin faaliyet alanı olup olmadığı ayrımı yapılmamıştır. Ancak ilgili
yönetmelikte ticari amaçla internet toplu kullanım sağlayıcılar “İnternet
salonu ve benzeri umuma açık yerlerde belirli bir ücret karşılığı internet
toplu kullanım sağlayıcılığı hizmeti veren veya bununla beraber bilgisayarlarda
bilgi ve beceri artırıcı veya zekâ geliştirici nitelikteki oyunların
oynatılmasına imkân sağlayan gerçek veya tüzel kişiler” olarak tanımlanmışlardır.
Bu düzenleme sonucunda tüm toplu kullanım sağlayıcılar konusu
suç oluşturan içeriklere erişimi önleyici tedbirleri almakla yükümlüdür.
Bu düzenleme de özellikle okullar, oteller, kafeler vb. kurumlara ciddi bir
yükümlülük getirmektedir.
Yer sağlayıcılar internet ortamında
hizmet ve içerikleri barındıran sistemleri sağlayan veya işleten gerçek veya
tüzel kişiler olarak tanımlandıklarından kendilerine ait içeriği
yayınlayanların yanında diğer internet kullanıcılarının kendi içeriklerini
yayınlamaları için yer sağlayan forumlar, blog siteleri, kullanıcıların yorum veya
içerik göndermesine olanak veren siteler (örneğin gazetelerin internet siteleri,
facebook, twitter vb. sosyal paylaşım ağları) yer sağlayıcı olarak kabul
edilmektedirler.
2. Bölüm yükümlülük ve
sorumluluklar
Bu bölümde içerik, yer ve erişim sağlayıcıların
yükümlülükleri tanımlanmıştır.
İçerik sağlayıcı internet ortamında yayınladığı her
türlü içerikten sorumludur. Bu düzenleme içerik sağlayıcının içeriği
oluşturduğu ve kontrol edebildiği göz önüne alındığında makul ve uygun bir
düzenlemedir. Ayrıca bağlantı (link) verenin sorumluluğu da tanımlanmıştır. Buna
göre bağlantı verenin b ağlantı sağladığı başkasına ait içerikten sorumlu
olmadığı, ancak, sunuş biçiminden, bağlantı sağladığı içeriği benimsediği ve
kullanıcının söz konusu içeriğe ulaşmasını amaçladığı açıkça belli ise, genel
hükümlere göre sorumlu olduğu öngörülmüştür. Bu düzenleme de hem bağlantı
verilen içeriğin değişmesi ihtimalinde bağlantı verenin sorumlu olmaması
açısından hem de bağlantı verdiği içeriği bildiği açıkça belli olan kişinin
korunmaması açısından hakkaniyete uygundur. Ayrıca bu düzenleme diğer pek çok
ülke ile paraleldir.
Yer sağlayıcı yer sağladığı içeriği kontrol etmek
veya hukuka aykırı bir faaliyetin söz konusu olup olmadığını araştırmakla
yükümlü değildir. Bu da bazı yer sağlayıcıların anlık olarak değişen çok büyük
veriye yer sağladıkları düşünüldüğünde uygun ve dünya geneli ile paralel bir düzenlemedir.
Ancak yer sağlayıcı yer sağladığı içeriğin hukuka aykırı olduğundan Başkanlık,
adli makamlar veya hakları ihlal edilen kişiler tarafından haberdar edilmesi
halinde ve teknik olarak engelleme imkânı bulunduğu ölçüde hukuka aykırı
içeriği yayından kaldırmakla yükümlüdür. Ancak burada eleştiri konusu olan
nokta başkanlık veya hakları ihlal edilen kişilerin içeriğin hukuka aykırı olup
olmadığını belirlemekte yetkili olmadıkları, bu hususun ancak yargı organları
tarafından belirlenebileceğidir. Örneğin bir internet sayfasında yer alan
içeriğin müstehcen olduğu gerekçesi ile kaldırılması konusunda bildirim alan
yer sağlayıcı aksi görüşte ise içeriği yayından kaldırmama yoluna gidebilir. Gerçekten
de, bu düzenleme yer sağlayıcılara yargı organları dışındaki kişilerin
talepleri üzerine içeriği yayından kaldırma yükümlülüğü getirmektedir. Özellikle
ticari yer sağlayıcılar açısından bu talebi karşılamak ileride müşterisi olan
içerik sağlayıcının tazminat taleplerine maruz kalmasına neden olabilecektir.
Erişim sağlayıcı da yer sağlayıcı gibi, kendisi aracılığıyla erişilen bilgilerin
içeriklerinin hukuka aykırı olup olmadığını ve sorumluluğu gerektirip
gerektirmediğini kontrol etmekle yükümlü değildir. Ancak Herhangi bir
kullanıcısının yayınladığı hukuka aykırı içerikten, Kanun ve ilgili diğer
mevzuat hükümlerine göre, Başkanlıkça haberdar edilmesi halinde ve teknik olarak
engelleme imkânı bulunduğu ölçüde erişimi engellemekle yükümlüdür.
Ayrıca toplu kullanım, erişim ve yer sağlayıcılar
yasa ve bağlantılı mevzuatta belirtilen İç IP Dağıtım Loglarını elektronik
ortamda kendi sistemlerine kaydetmekle yükümlüdürler. Özellikle yukarıda
açıklamış olduğum gibi tüm okul, otel, şirket cafe vb. kurumların toplu
kullanım sağlayıcı olduğu dikkate alındığında bu düzenleme ağır yükümlülükler
getirmiş ve bu nedenle eleştirilmiştir.
3.
Bölüm
erişimin engellenmesi
5651 sayılı yasa ile ilgili olarak en çok düşülen
hata tüm site kapatılması veya erişimin engellenmesi kararlarının bu yasaya
dayanılarak verildiğine ilişkin görüştür. Yasa hakaret, marka ihlali, telif
hakkı ihlali veya Türk Ceza Kanunu veya diğer yasalarda düzenlenmiş tüm
suçların internet yolu ile işlenmesi gibi nedenlerle erişimin engellenmesi veya
içeriğin yayından çıkartılması hususlarını düzenlemez. Bu suçlar veya ihlaller
nedeni ile yapılan erişimin engellenmesi faaliyetleri genel düzenlemeler
uyarınca mahkemelerce verilen kararların ve/veya ihtiyati tedbir kararlarının
uygulanması sonucu yapılan erişim engellenmesi veya kapatma faaliyetleridir.
5651 sayılı yasa sadece içeriğinde yasanın 8. Maddesinde
yer alan ve uygulamada “katalog suçlar” olarak anılan
a) 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı
Türk Ceza Kanununda yer alan;
1) İntihara yönlendirme (madde
84),
2) Çocukların cinsel istismarı
(madde 103, birinci fıkra),
3) Uyuşturucu veya uyarıcı madde
kullanılmasını kolaylaştırma (madde 190),
4) Sağlık için tehlikeli madde
temini (madde 194),
5) Müstehcenlik (madde 226),
6) Fuhuş (madde 227),
7) Kumar oynanması için yer ve
imkân sağlama (madde 228),
suçları.
b) 25/7/1951 tarihli ve 5816 sayılı
Atatürk Aleyhine İşlenen Suçlar Hakkında Kanunda yer alan suçların işlenmesine
neden olduğu konusunda yeterli şüphe bulunan sitelerdeki içeriğe erişilmesini
engellemeyi düzenler.
Bu madde birkaç yönden çok ağır eleştirilere hedef
olmuştur.
Öncelikle özellikle müstehcenlik ve sağlık için
tehlikeli madde kavramlarının yoruma açık ve her birey tarafından farklı şekilde
yorumlanabilecek kavramlar olması eleştirilmiştir. Gerçekten de Türk Ceza
Kanunu’nun (TCK) atıfta bulunulan 194. Maddesi “Sağlık için tehlike oluşturabilecek maddeleri çocuklara, akıl
hastalarına veya uçucu madde kullananlara veren veya tüketimine sunmak ”ifadesini
içermektedir. Sağlık için tehlikeli olabilecek madde kavramına ise satışı
herhangi bir düzenlemeye tabii olmayan pek çok madde girebileceği gibi, internet
ortamında bu maddeleri temin eden sitelerin kime sunulduğunun belirlenememesi
nedeniyle bu maddelerin hiçbir şekilde internet sitelerine konulamaması
sonucunu doğuracaktır ki, çok ağır bir düzenleme olduğu açıktır. Ayrıca müstehcenlik
kavramı TCK’nın ilgili maddesinde
MADDE 226. - (1) a) Bir çocuğa müstehcen görüntü, yazı veya sözleri içeren ürünleri
veren ya da bunların içeriğini gösteren, okuyan, okutan veya dinleten,
b) Bunların içeriklerini çocukların girebileceği veya görebileceği yerlerde
ya da alenen gösteren, görülebilecek şekilde sergileyen, okuyan, okutan,
söyleyen, söyleten,
c) Bu ürünleri, içeriğine vakıf olunabilecek şekilde satışa veya kiraya arz
eden,
d) Bu ürünleri, bunların satışına mahsus alışveriş yerleri dışında, satışa
arz eden, satan veya kiraya veren,
e) Bu ürünleri, sair mal veya hizmet satışları yanında veya dolayısıyla
bedelsiz olarak veren veya dağıtan,
f) Bu ürünlerin reklamını yapan,
Kişi, altı aydan iki yıla kadar
hapis ve adlî para cezası ile cezalandırılır.
(2) Müstehcen görüntü, yazı veya sözleri basın ve yayın yolu ile yayınlayan
veya yayınlanmasına aracılık eden kişi altı aydan üç yıla kadar hapis ve beşbin
güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır.
(3) Müstehcen görüntü, yazı veya sözleri içeren ürünlerin üretiminde
çocukları kullanan kişi, beş yıldan on
yıla kadar hapis
ve beşbin güne kadar adlî para
cezası ile cezalandırılır. Bu ürünleri ülkeye sokan, çoğaltan, satışa arz eden,
satan, nakleden, depolayan, ihraç eden, bulunduran ya da başkalarının
kullanımına sunan kişi, iki yıldan beş yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar
adlî para cezası ile cezalandırılır.
(4) Şiddet kullanılarak, hayvanlarla, ölmüş insan bedeni üzerinde veya
doğal olmayan yoldan yapılan cinsel davranışlara ilişkin yazı, ses veya
görüntüleri içeren ürünleri üreten, ülkeye sokan, satışa arz eden, satan,
nakleden, depolayan, başkalarının kullanımına sunan veya bulunduran kişi, bir
yıldan dört yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adlî para cezası ile
cezalandırılır.
(5) Üç ve dördüncü fıkralardaki ürünlerin içeriğini basın ve yayın yolu ile
yayınlayan veya yayınlanmasına aracılık eden ya da çocukların görmesini,
dinlemesini veya okumasını sağlayan kişi, altı yıldan on yıla kadar hapis ve
beşbin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır.
(6) Bu suçlardan dolayı, tüzel kişiler hakkında bunlara özgü güvenlik
tedbirlerine hükmolunur.
(7) Bu madde hükümleri, bilimsel eserlerle; üçüncü fıkra hariç olmak ve
çocuklara ulaşması engellenmek koşuluyla, sanatsal ve edebi değeri olan eserler
hakkında uygulanmaz.
Tanımlaması getirilmiştir. Atıfta bulunulan maddede
de müstehcenlik ve özellikle doğal olmayan yollardan cinsel ilişki kavramları
tanımlanmış olmadığından özellikle yargı dışında verilen bir kararla ve şüphe
üzerine buna dayanarak erişimin engellenmesinin keyfi ve aşırı uygulamalara yol
açabileceği açıktır.
Erişimin engellenmesi ile ilgili diğer eleştiriler
kararın veriliş biçimi ile ilgilidir. Hukuk sistemimizde ve hemen hemen tüm
modern hukuk sistemlerinde kararlar yargı organlarınca verilir ve çoğu karar
bir üst mahkemenin denetimine açıktır. Ancak 5651 sayılı yasa
“(2) Erişimin engellenmesi kararı, soruşturma
evresinde hâkim, kovuşturma evresinde ise mahkeme tarafından verilir.
Soruşturma evresinde, gecikmesinde sakınca bulunan hallerde Cumhuriyet
savcısı tarafından da erişimin engellenmesine karar verilebilir.
Bu durumda Cumhuriyet savcısı kararını yirmidört saat içinde hâkimin
onayına sunar ve hâkim, kararını en geç yirmidört saat içinde verir.
Bu süre içinde kararın onaylanmaması halinde tedbir, Cumhuriyet
savcısı tarafından derhal kaldırılır. Koruma tedbiri olarak verilen
erişimin engellenmesine ilişkin karara 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı
Ceza Muhakemesi Kanunu hükümlerine göre itiraz edilebilir.
(3) Hâkim, mahkeme veya Cumhuriyet savcısı tarafından verilen
erişimin engellenmesi kararının birer örneği, gereği yapılmak
üzere Başkanlığa gönderilir.
(4) İçeriği birinci fıkrada belirtilen
suçları oluşturan yayınların içerik veya yer sağlayıcısının yurt
dışında bulunması halinde veya içerik veya yer sağlayıcısı yurt
içinde bulunsa bile, içeriği birinci fıkranın (a) bendinin (2) ve
(5) numaralı alt bentlerinde yazılı suçları oluşturan yayınlara
ilişkin olarak erişimin engellenmesi kararı re’sen Başkanlık tarafından
verilir. Bu karar, erişim sağlayıcısına
bildirilerek gereğinin yerine getirilmesi istenir.
Düzenlemesini getirmiştir. Kararın soruşturma
evresinde verilebilmesi, gecikmesinde sakınca olan hallerde soruşturma evresinde
savcı tarafından verilmesi ve özellikle de 4. Fıkrada belirtilen şekilde re2sen
Başkanlık tarafından erişimin engellenmesi kararının verilebilmesi
eleştirilmektedir. Gerçekten de, bir siteye erişimin engellenmesi gibi ciddi ve
sonuçlarının geri döndürülmesi mümkün olmayan bir yaptırıma karar verilmesi ve
bu kararın uygulanması yetkisinin yargı organları dışında kurumlara verilmesi
hukuk düzeni açısından önemli sorunlara yol açabilecektir.